Kısmi Alacak Davası ve Belirsiz Alacak Davası

Kısmi Alacak Davası ve Belirsiz Alacak Davası
GİRİŞ
Kısmi alacak davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 109.,belirsiz
alacak davası ise 01.10.2011 tarihinde HMK’nın 107. maddesi ile yasal olarak düzenlenmiştir.
Bu çalışmada temel olarak kısmi alacak davası ve belirsiz alacak davasının hukuki nitelikleri
genel hatları itibariyle açıklanacak olup, karşılaştırma yapılacaktır. Bununla beraber kısmi
alacak davasında ve belirsiz alacak davasında gündeme gelen ek dava meselesi üzerinde
Yargıtay içtihatları ışığında inceleme yapılacaktır.
Kısmi Alacak Davası Nedir?
Kısmi Dava, 6100 sayılı kanunumuzun 109. Maddesinde “talep konusunun niteliği itibarıyla
bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” şeklinde
açıklandığı üzere; aynı hukuki ilişkiden doğan bölünebilir bir alacağın yalnızca bir kısmının
dava edilmesidir. Aynı zamanda HMK md. 24/2’ye atıfla “ Kanunda açıkça belirtilmedikçe,
hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya veya hakkını talep etmeye
zorlanamaz.” atfı ile kanun koyucu alacaklının alacağının bir bölümünü dava konusu
edebileceğini düzenlemiştir. Kısmi alacak davasının iki önemli unsuru mevcuttur. Aynı hukuki
ilişkiden doğan bir alacak olması ve bu alacağın bölünebilir olması önem arz eder. Kısmi
alacak davasında diğer bir önemli husus ise dava açmadan önce hukuki yararın mevcut
olmasıdır. Kısmi davanın açılmasındaki asıl amaç daha az harç ödeyip dava masraflarından
tasarruf edilmesidir. Bu nedenle usul ekonomisi açısından tasarruf sağlamak amacıyla açılan
kısmi davalarda hukuki yararın mevcut olup olmadığı noktasında doktrinde görüş ayrılıkları
mevcuttur. Bu konuda Yargıtay, yargılama giderlerinden tasarruf etmek için açılan kısmi
davada korunmaya değer bir hukuki yararın olduğu, ancak bir alacağın keyfi olarak küçük
parçalara bölünerek her parça için ayrı ayrı dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı
görüşündedir.
1
Bakiye Alacak için Ek bir Dava Açılabilir mi?
Kısmi alacak davasında dava konusu edilmeyen alacak için ek dava açılması veya HMK md.
141 uyarınca ıslah yolu ile talebin artırılması imkanı mevcuttur.
2 Bu doğrultuda açılacak ek
dava ile kısmi dava konusu birbirinden farklı olduğu için derdestlik meydana gelmeyecektir.
Ancak kısmi dava esastan reddedilmiş olup, bu karar şekli olarak kesinleşmiş ise kısmi
davaya konu hukuki ilişkinin yokluğu kesin hüküm teşkil edeceğinden, dava konusu
edilmeyen bakiye alacak için ek dava açılmaması gerekmektedir.
3 Dava dilekçesindeki
“fazlaya ilişkin saklı kalmak üzere” veya “alacağımın şimdilik şu kadarını dava ediyorum”
gibi ifadeler ise açılan davanın kısmi dava olduğunu belirtir mahiyettedir. Yargıtay tarafından
benimsenen görüş dava açarken kısmi alacak davası olduğunu belirtmeyen davacının, bu
davada hükmün kesinleşmesinden sonra kalan bakiye alacak için ek bir dava açamayacağı
yönündedir.
4
4 HGK 13.03.2013, 2012/5-811 E., 2013/363 K.
3 Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukuku-Cilt I, Ankara 2016, s. 579. (Kitap)
2 Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2015, s. 308. (Ders Kitabı)
1 Yargıtay 3. H.D., 17.06.2013, 2013/8522 E., 2013/10252 K.
Kısmi Alacak Davasında Faiz ve Zamanaşımı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenen görüşe göre kısmi dava açısından zamanaşımı
alacağın sadece dava edilmiş kısmi için kesilirken, bakiye alacak için ise zamanaşımı ek bir
dava açılana kadar veya ıslah isteminde bulunulana kadar işlemeye devam eder.
5
Kısmi davada faiz, alacağın yalnızca dava edilen kısmı için başlangıç tarihinden,
belirtilmemişse dava tarihinden itibaren, dava edilmeyen bakiye alacak için ise ek davanın
açıldığı veya ıslah edildiği tarihten itibaren hesaplanır.
6 Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre
Kısmi davada istenmeyen faiz ek bir dava veya ıslah yolu ile istenebilecektir. Bu bağlamda
faiz asıl alacağa bağlı olup, asıl alacağın ferisi niteliğinde bir haktır. Faiz asıl alacağa bağlı
olsa da asıl alacaktan ayrı olarak dava konusu edilebilecektir. Asıl alacak için açılan davada
faizin saklı tutulmamış olması daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına veya ıslah ile faiz
talep edilmesine engel teşkil etmez.7 Ayrıca Yargıtay’ın 24.05.2019 tarihli İçtihadı Birleştirme
Kararında belirttiği görüşe göre ıslah dilekçesinde faizin belirtilmemesi faiz talep edilmesine
engel teşkil etmez, zira dava dilekçesinde talep edilen faiz ıslah için de geçerli olacaktır.
8
Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Bilindiği üzere HMK md.119/1-ğ uyarınca “talep sonucu” dava dilekçesinde bulunması
zorunlu unsurlardan bir tanesidir. Ancak bazı hallerde talep sonucunun tam olarak
belirlenemediği durumlarda belirsiz alacak davası gündeme gelir. Belirsiz alacak davası,
HMK md.107’de “ Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin
olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu
hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz
alacak davası açabilir.” şeklinde açıklandığı üzere, davacının talep sonucunu belirlemesinin
objektif olarak mümkün olmadığı durumlarda uygulama alanı bulur. Belirsiz alacak davasında
davacının alacağının bir kısmını değil de tamamını talep ettiği, irade beyanından da
anlaşılacaktır.
9 Talep sonucunun davacıdan objektif olarak belirlenmesinin mümkün
olmamasının tayininde HMK 129 ve TMK md.2 ‘nin gözetilmesi gerekmektedir. Bu
bağlamda davacının talep sonucunu tam ve kesin olarak belirleyebildiği durumlarda hukuki
yararın varlığından söz edilemeyecektir. Hukuki yarar bakımından Yargıtay’ın önceden
benimsediği görüş talep sonucunun belirlenebilmesine rağmen açılan davaların hukuki yarar
yokluğu nedeniyle reddi gerektiği yönünde iken, Hukuk Genel Kurulu’nun son içtihadına
göre bu şekilde açılan davaların dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmemesi
gerektiği görüşü benimsenmiştir. Zira miktar belirtilerek açılan belirsiz alacak davasında talep
sonucu belirlenebilir olsun veya olmasın niteliği itibari ile eda davası olacağından ve eda
davalarında hukuki yarar bulunduğundan bu şekilde açılan davaların usulden reddedilmemesi
gerektiğini karara bağlamıştır.
10
HMK md.107-2 uyarınca davacı belirsiz alacak davasında tahkikat aşamasının sonunda,
belirsiz olan asgari (geçici) talebini iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi
10 HGK, 16.05.2019, 2016/22-1166 E., 2019/576 K.
9 BUDAK, Ali Cem, “Belirsiz Alacak Davası”, Bankacılar Dergisi, C. 24, Özel Sayı, Y. 2013, s. 84
8
İBBGK, 24.05.2019, 2017/8 E., 2019/3 K.
7 Yargıtay 3. H.D., 04.03.2021, 2020/8977 E., 2021/2307 K.
6 Yargıtay 9.H.D,2022/8410 E., 2022/16915 K.
5 Yargıtay 9. H.D. 18.01.2023, 2022/18837 E., 2023/861 K.
yasağına tabi olmadan değiştirebileceği hüküm altına alınmıştır. Böylece hakim tarafından
verilecek 2 haftalık süre içinde davacı bakiye harcı yatırarak talep sonucunu tam ve kesin
olarak belirleyecektir.
11 Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 09.09.2014 tarihli,
2014/25790 E., 2014/25766 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; “ Davacı, belirsiz alacak
davasında, alacak miktarı belirlendiğinde talebini netleştirerek iddiayı genişletme yasağına
tabi olmadan ve ıslaha gerek olmadan asıl talebini artırabilir. Fakat bu durumda dahi bakiye
harcı yatırması gerekir.”
Belirsiz alacak davası açan davacının dava açarken belirlemiş olduğu geçici talep sonucunun
sonradan belirlenebilir hale gelmesi halinde aynı dava konusuna ilişkin olarak ikinci bir dava
açılması durumunda ne tür karar verilebileceği hususunda doktrinde farklı görüşler mevcut
olmakla beraber, Yargıtay alacağın talep artırımı yapılmayan kısmı için ek dava
açılamayacağı, zira ilk dava hakkında verilmiş karar nedeni ile kesin hüküm engeline
takılacağı görüşündedir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 04.06.2020 tarihli ve 2017/14401 E.,
2020/5693 sayılı kararında ise “Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde
açılmış ancak talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talep artırılmamıştır. Hüküm altına
alınan alacaklar bakımından bakiye miktarlar ek dava açmak suretiyle istenilmiş ise de,
belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağından ek
dava ile talep edilen miktarlar dikkate alınamaz.” şeklinde ifade etmiştir. Yani artırım
talebinde bulunulmayan miktar bakımından ek bir dava açılarak talep konusunun istenmesi
mümkün olmayacaktır. Aksi halde bu durum belirsiz alacak davasının amacına aykırı düşerek,
belirsiz alacak davasını kısmi davanın alt türü olması sonucunu doğuracaktır.
Belirsiz Alacak Davasında Faiz ve Zamanaşımı:
Belirsiz alacak davasında her ne kadar davacı talep sonucunu tam ve kesin olarak
belirleyemese de alacağın tamamı dava konusu edildiğinden zamanaşımı bakımından TBK
md.154/2 hükmü uyarınca alacağın tamamı için zamanaşımı kesilecektir. Nitekim Yargıtay 9.
Hukuk Dairesi’nin 2016/13162 E., 2022/1860 K., 11.02.2020 tarihli kararında da belirtildiği
üzere; “Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için
zamanaşımı kesilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 157. maddesi uyarınca, dava
süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra
zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Bu nedenle yargılama sırasında alacağın zamanaşımına
uğradığından söz edilemeyeceğinden, davacının talep artırım dilekçesi üzerine ileri sürülen
zamanaşımı definin de sonuca bir etkisi olmaz.”
Faiz açısından ise Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de sabit olmak üzere alacağın tamamı
dava konusu edildiğinden, sonradan belirli olacak alacak açısından dava tarihinden itibaren
faiz işlemeye başlayacaktır.
12
Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Alacak Davasının Karşılaştırılması
Zamanaşımı bakımından iki dava türü karşılaştırıldığında; kısmi alacak davası için
zamanaşımı alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için kesilirken, dava konusu edilmeyen
kısım için işlemeye devam eder. Belirsiz alacak davasında ise alacağın tümünün hüküm altına
alınması için açılan bir eda davası olduğundan zamanaşımı alacağın tümü bakımından
kesilecektir.
13
13 PEKCANITEZ, Hakan, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, 15. Bası, C. II, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul,
2017, s. 1002
12 Yargıtay 17.H.D, 06.03.2019, 2016/ 6474 E., 2019/2561 K.
11 Yargıtay 9. H.D., 09.09.2014, 2014/25790 E., 2014/25766 K.
Faiz bakımından karşılaştırıldığında; belirsiz alacak davasında ise alacağın tümünün
hüküm altına alınması için açılan bir dava olduğundan faiz dava tarihinden itibaren işlemeye
başlayacaktır. Kısmi alacak davasında ise alacağın dava edilen başlangıç tarihinden itibaren
işlemeye başlarken, kalan bakiye alacak açısından ise ek davanın açıldığı veya ıslah talebinde
bulunulduğu andan itibaren işlemeye başlar.
14
Islah Bakımından karşılaştırıldığında; HMK md.141-2 uyarınca kısmi alacak davasında
davacı karşı tarafın muvafakatı ya da ıslah yolu ile talep sonucunu bir kereye mahsus olmak
üzere arttırabilir. Belirsiz alacak davası bakımından ise HMK md.107/2 uyarınca alacağın
miktarı tam ve kesin olarak belirlenebildiğinde davacı tarafın iddianın ve savunmanın
genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olmadan talebini artırabileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 17. HD, E.2016/19844, K.2019/8286, 19.09.2019 tarihli kararında ise bir kere
talebini artıran davacının HMK md.176 gereği ıslah yolu ile ikinci kez talebini artırabileceği
açıklanmıştır.
15
7251 sayılı ve 22.07.2020 tarihli HMK değişikliği ile 7.maddenin “Belirsiz Alacak ve Tespit
Davası” başlığından “tespit davası” ibaresi kaldırılmıştır. Bu düzenlemeden sonra Yargıtay’ın
içtihatlarında değişiklik olduğu görülmüştür.
Nitekim Yargıtay 9.H.D’nin 7251 sayılı ve 22.07.2020 tarihli HMK değişikliğinden önceki
bir içtihadında; “......a) Davanın belirsiz alacak davası olarak açılması halinde bir ek dava
veya aynı davada dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması söz konusu olmaz. b) Belirsiz
alacak davasında miktar belirlendikten sonra, tamamının istenmesi halinde zamanaşımı defi
dikkate alınmazken, kısmi davada kısmi olarak istenen dışında bakiye alacak miktarının ek
dava açılarak veya ıslah sureti ile arttırılarak istenmesi halinde zamanaşımı defi ile karşı
karşıya kaldığında, zamanaşımının dikkate alınması gerekecektir…..Kaldı ki belirsiz alacak
davası açıldığında davacı taraf dava değerini artırmasa bile dava geçici değer üzerinden
devam edecek olup davacı taraf talep etmediği kısım için ek dava açarak kalan kısmı talep
edebilecektir. Bu durum ise usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi mahkemelerin iş
yükünü de artıracaktır.”16 şeklinde karar vermiş iken, 7251 sayılı ve 22.07.2020 tarihli HMK
değişikliğinden sonraki bir kararında içtihadında ise “…7251 sayılı Kanun ile 107.
maddede yapılan değişiklikler Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında
yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu
kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde
değerlendirilmiştir. Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle
neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda
alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması
halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.”17şeklinde içtihat değişikliğinde bulunmuştur.

Ege ÖZYEGİN