Mukayeseli Olarak Amerikan Ve Türk Hukuku'nda Limited Ve Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma Yolları.

Giriş:

Şirket kuruluşlarında titizlikle üzerinde durulması gereken fakat pek çok durumda kuruluş döneminde yeterli derecede özen gösterilmeden atlanan bir konu şirketteki pay sahiplerinin ortaklıktan çıkması veya çıkarılması durumudur. Limited ve anonim şirketlerde benzerlik gösterse de farklılıklar içeren bu prosedür hem diğer pay sahipleri, hem çıkmak yada çıkarılmak istenen pay sahibi, hem de şirket açısından büyük önem taşımaktadır. İşbu makale limited ve anonim şirketlerde ortaklıktan çıkmanın yollarını Amerikan ve Türk hukukunda karşılaştırmalı olarak ele almaktadır.

Yazar Notu: Şirket ana sözleşmesinde düzenlendiği oranda ve değişik şirket türleri arasında farklılık gösterebilen pay sahibinin şirketten ayrılması durumu her ne kadar genel hatlarıyla bu makale de ele alınıyor olsa da, konu şirketin özel durumu ve ana sözleşmesi her zaman en ince ayrıntılarıyla incelenmeli ve bu doğrultuda karar alınmalıdır.

Anonim Şirkette Ortaklıktan Çıkma ve Pay Devri

Türkiye'de, pay sahiplerine sağladığı sınırlı sorumluluk ve kuruluş avantajları nedeniyle en çok tercih edilen şirket türlerinden olan anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma koşulları ve pay devri kural olarak serbest olmakla beraber kanunda çeşitli istisnalar kapsamında sınırlamalar getirilmiştir.

Kural olarak anonim şirkette pay sahipleri hiçbir borçtan sorumlu değildir, buna kamu borçları da dâhildir. Anonim şirketlerin kuruluşta yapı olarak tercih edilmelerinin ardındaki en önemli sebeplerden biri bu sınırlı sorumluluk durumudur. Yönetim Kurulu üyelerinin ise kamu borcundan dolayı sorumlulukları vardır. Dolayısıyla aynı zamanda hem yönetim kurulu üyesi hem de pay sahibi olan bir kişinin sorumsuzluğu söz konusu değildir.

Sermaye şirketlerinin en belirgin özelliklerini taşıyan anonim şirketlerde, şahıs şirketlerine kıyasla önemli olan paydır. Yani ortak olan pay sahibi kişinin kimliği değil, elinde bulunduğu pay oranı önem arz eder. Yine bu doğrultuda pay sahibinin şirkete olan tek borcu da taahhüt edilen sermaye borcunun ödenmesidir. Pay bedelini ödemeyen pay sahibi ıskat edilebilir. Bunun haricinde pay sahibinin ortaklıktan çıkması genellikle payını devretmesi şeklinde gerçekleşir.

Payların pay defterine kaydedilmesi şartı devir işlemlerinin geçerliliği için ana kuraldır. Anonim şirketlerde pay devrinin serbestliği kural olmakla beraber devir serbestisinin istisnaları temel olarak 6 başlık altında toplanabilir.

Kendi payını iktisap yasağı
tescilden önce devir yasağı
pay bedelinin tamamının ödenmemiş olduğu haller
pay devrinin esas sözleşme ile sınırlandırıldığı haller
mirasçıyı kabul etmeme hakkı
pay devrinin diğer kanunlar ile sınırlandırılmış olması

Ortaklık aynı zamanda anonim şirketin feshi halinde, ortaklığın tasfiyesi durumunda ve ölüm halinde de kendiliğinden sona erer.

Belirtildiği üzere kural olarak pay sahibinin tek borcu, taahhüt edilen sermaye borcunu ödemekti. Fakat kuruluş esnasında, ya da genel kurul kararı ile sonradan olacak şekilde, esas sözleşme üzerinde pay sahiplerine ikincil yükümlülükler eklenmesi, kanuna aykırı olmadığı sürece mümkündür.

Pay sahibinin anonim şirkette çıplak payını devredebilmesi için alacağın temliki hükümlerine uygun şekilde yapılacak yazılı devir beyanı gerekir. Bu beyanın noterde yapılması zorunlu olmasa da yazılı temlik beyanında yer alan imzaların geçerliliği açısında noter tasdiki uygulamada tercih edilmelidir.

Nama yazılı paylarda eğer pay bedelinin tamamı ödenmemiş ise devir sırasında devralan kişinin pay bedelinin kalanını ödemesi gerekir. Ödeme gerçekleşmediği takdirde, şirketin devralan kişiyi pay sahibi olarak pay defterine kayıttan kaçınma hakkı bulunur. Bu durum uygulamada özellikle devralan kişinin ödeme yeterliliğinden şüphe duyulduğu hallerde söz konusu olabilmektedir. Payları devralacak olan kişi eğer teminat verirse, bu önlem uygulama bulmaz. Nama yazılı pay devri deftere kaydedilmelidir ve ancak bu şekilde paya bağlı haklar kullanılabilmektedir. Hamiline yazılı pay senetleri, zilyetliğin devralana geçirilmesi ile hüküm ifade eder. Şirketle ilişkilerde sadece pay defterine kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edildiğinden, 375. Madde uyarınca alınacak Yönetim Kurulu kararına istinaden pay defterine kayıt gerçekleştirilmelidir. Kural olarak Yönetim Kurulu, işbu makalede bahsi geçen istisnalar dışında, pay devrini kaydetmek zorundadır.

Belirtildiği üzere, TTK 491 uyarınca nama yazılı payların devrinde, eğer pay bedeli tamamen ödenmemiş ise, bu paylar ancak şirketin onayı ile devrolunabilir fakat şirket, devralanın ödeme gücü bulunması halinde bu onayı reddedemez. Eğer devir cebri icra, miras, miras paylaşımı veya eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla gerçekleşiyor ise şirketin onayı aranmaz.

TTK 492. maddesi uyarınca esas sözleşmede yazılı pay devri kısıtlamaları ancak haklı sebep varlığı halinde mümkün olur. Örneğin aile şirketlerinde sadece aile soyundan olanlara kişilere pay devrine izin verilmesi veya şirketin işletme konusu ile ilgili konular haklı sebep sayılabilir. Haklı sebep varlığı halinde pay devrini esas sözleşmede yer alan maddeler ile sınırlandırma TTK'da 493/1 maddesi içeriğinde yer alır.

Miras ile payın mirasçıya geçişinin kısıtlanması, bir diğer şekilde mirasçıyı kabul etmeme hakkı ise ancak şirket payların gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde uygulanabilmektedir. Mirasçının kendisine önerilen değeri uygun bulmadığı takdirde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine giderek değer belirlenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu ön alım hakkı, devir tekliflerinde de söz konusu olabilmektedir. Devreden kişi eğer fiyatı 1 ay içerisinde reddetmez ise kabul etmiş sayılmaktadır.

Peki ortaklığın bir pay sahibi için çekilmez duruma geldiği durumlarda eğer çıkma konusunda diğer otaklar ile anlaşılamazsa bir ortak ne yapabilir? Pay sahibi ortaklıktan çıkmak ister ancak ortaklıktan çıkma hakkında ana sözleşme sessiz ise ve diğer ortaklar bu yöndeki talebini onaylamazsa çıkmak isteyen ortak haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeye başvurarak şirketten çıkmayı talep edebilir. Şirketin finansal tablolarının zarara işaret etmesi ve sermayenin korunamıyor olması ya da şirketin kötü/yetersiz yönetimi ve ortağın bu durumdan olan hoşnutsuzluğu haklı sebep olarak değerlendirecek ve ortak vazgeçilmez haklarından olan çıkma hakkını kullanabilecektir. Ticaret mahkemeleri çoğunlukta ortakların birçok konuda görüş ayrılığına düştüğü ve dolayısıyla çekilmez hale gelen bir ortaklık ilişkisini devam ettirmektense ilişkiyi sonlandırma yönünde karar almaktadır. Bu tip durumlarda ortaklar arasındaki anlaşmazlık eğer çıkmak isteyen ortağın ayrılması şirket için ciddi zarar doğurmayacak ise ortak karar tarihi itibariyle ortaklıktan mahkemece çıkarılır. (Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul 2015, 21,41)

Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma ve Pay Devri

Limited şirketlerde ortağın şirketten çıkması ise yine birkaç farklı şekilde gerçekleşebilir. TTK 595 uyarınca kanunda tanımlanan prosedür tamamlanmak şartı ile ortağın hissesini devretmesi ve TTK 638 uyarınca ortağın kanunda belirtilen çıkma hakkını kullanması en çok görülen iki yol olmakla beraber şirketin feshi talepli dava açılması sonucunda eğer şirketin fesih şartları oluşmamış ise mahkemece davacı ortağın çıkarılması kararlarına da rastlanmaktadır. 636. Madde limited şirketin sona ereceği halleri sırasıyla düzenlemiştir. Bu haller dışında ise 638. madde kapsamında şirket sözleşmesi ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir ve bu hakkın kullanılması belirli şartlara bağlanabilir. Ek olarak, 638/2 kapsamında, her ortak, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve yükümlülüklerinin bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Yani ana sözleşmede çıkma konusunda bir madde yer almasa da ortakların oy birliği ile şirket sözleşmesi değişikliği ile bu mümkün olabilir. Bunun haricinde 639. madde uyarınca ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma isteği bildirdiğinde yada haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler gecikmeden diğer ortakları bu durumdan haberdar etmelidir ve diğer ortaklardan her biri haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren 1 ay içinde, şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebebin kendisi yönünden de geçerli olması durumunda çıkmaya katılma hakkına sahiptir. Çıkan tüm ortaklar esas sermaye payları ile orantılı olarak eşit işleme tabii tutulurlar.

Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uygun ayrılma akçesini isteme hakkında haizdir. Şirketler, şirket ana sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla sözleşmede ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.

Diğer yandan, şirket sözleşmesinde de bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılmasını düzenleyen sebepler öngörülmüş ise şirket tarafından ortaklıktan çıkarma sağlanabilir. Çıkarma kararına karşı olarak 640. madde gereği kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren 3 ay içinde ortağın iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla hakkı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hali saklıdır.

Limited şirketin herhangi bir ortağı sahip olduğu payını 3.bir kişiye veya şirketin başka bir ortağına devredebilir. 595. Madde ile düzenlenen bu halde şirket sözleşmesi aksini düzenlememiş ise ortaklar genel kurulu sebep göstermeden onayı reddedebilir. Geçerlilik açısından devir sözleşmesi yazılı ve noterce onaylanmış şekilde olmalıdır.  Şirket açısından ise pay devri ile yapılan bir ortaklıktan çıkma durumu söz konusu ise, bu halde ortaklar genel kurulunun devre onay vermesi şarttır. Başvurudan itibaren 3 ay içerisinde genel kurul devri reddetmediği takdirde onaylanmış sayılacaktır. Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmiş ise, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.

Limited şirkette bir pay sahibi ortaklıktan çıkmak ister ancak ana sözleşmede bu yönde bir hüküm yer almıyor ise ortaklıktan çıkmak için başvurulabileceği bir diğer yöntem şirketin feshi talebiyle dava açması ve sonucunda hakimin çıkarılma kararı almasıdır. Her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir ancak mahkeme fesih yerine davacı ortağın payının gerçek değeri ödenerek şirketten çıkarılmasına karar verme hakkına sahiptir. Fesih nedeni bulunmasa dahi ortaklık pay sahibi için çekilmez duruma gelmiş veya davacı ortağın hissedar olmaması şirket için daha tercih edilebilir bir durum olabilir. Böyle bir senaryoda diğer ortakların çıkmak isteyen ortağın çıkabilmesi için oybirliği sağlaması zor olabilir. Bu gibi durumlarda şirketin feshi talebiyle dava açabilen pay sahibi şirketin mevcut durumunda diğer ortaklar ile anlaşma sağlayamadığını savunacaktır. Sermaye şirketlerinde şahıs değil sermaye önem taşıdığından Yargıtay'ın bu yönde pek çok kararı bulunmaktadır. Bu şekilde açılan davalarda genellikle ortaklar arasındaki çekişmeler, şirketin devamında ticari yarar kalmaması ve şirket ortaklığının sağlıklı bir şekilde sürdürülemeyeceği kanısı önemli rol oynamaktadır. Bu konuda haklı sebep varlığı olduğunu düşünen hâkim, ki bu özellikle az sayıda ortağın bulunduğu küçük şirketlerde daha çok rastlanmaktadır, çıkmak isteyen pay sahibini ortaklıktan çıkarma kararı alarak, bu kişinin payının çıkma akçesi şeklinde kendisine ödenmesine ile ortaklıktan çıkmasına olanak sağlayabilir. Mahkeme çıkma akçesinin değerine bu yargılama sırasında karar vermelidir ve bu değer hüküm tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri üzerinden belirlenmelidir. Hiçbir ortak bir şirkette zorla ortaklığa devam ettirilemeyecektir. Ortağın son çare olarak mahkeme kararıyla haklı sebep varlığı halinde ortaklıktan çıkma hakkı bulunmaktadır ve bu şekilde payının karar tarihindeki değerini alarak ortaklıktan çıkması mümkün olabilmektedir.

AMERİKAN HUKUKU'NDA ORTAKLIKTAN ÇIKMA YOLLARI

Amerikan hukukuna göre Yönetim merkezi Amerika Birleşik Devletleri'nden yer alan ve Amerikan yasalarına göre kurulmuş olan bir şirkette ise ortaklıktan çıkma benzer şekiller mümkündür. Boşanma, engellilik durumu veya iflas bir pay sahibinin şirketten çıkmasını zorunlu kılabilir. Bu haller dışında eğer pay sahibi şirketin işleyiş ya da gidişatından memnun değil ise ve bunu değiştirebilecek etkiye sahip değil ise, çıkmayı kendisi de talep edebilir. Amerika'da kurulu bir şirketten herhangi bir nedenle ayrılmayı hedefleyen pay sahibinin genellikle şirketin ana kuruluş ya da ortaklık sözleşmesinde konuyla ilgili yer alan hükümlere dayanarak bu metinde belirtilen şekle göre gerekli prosedürü yerine getirmesi gerekmektedir. Şirketin kuruluş aşamasında iyi hazırlanmış olan bir ana sözleşmenin ortakların ve kurucu ortakların şirketten ayrılması durumlarını öngörmüş ve düzenlemiş olması büyük önem taşımaktadır. Pek çok durumda, pay sahibinin şirketten ayrılması yani ortaklıktan çıkması şirketin varlığını etkilememektedir ama kurucu ortaklardan biri yada birkaçının ortaklıktan çıkmak istemesi özellikle S Corporation olarak bilinen şirket türünde çok daha zordur ve bu açıdan kritik önem taşımaktadır.

Özenli olarak hazırlanmış bir ortaklık veya şirket ana sözleşmesinin herhangi bir ortağın şirketten ayrılmayı istemesi durumunda şirkete ortağın paylarını alım hakkı tanıması ve payların transferi ile ilgili bir hüküm içermesi genellikle başvurulan ve kanaatimizce tercih edilmesi gereken bir yöntemdir. Şirketin kendi payını geri alması genel kurul tarafından onaylandığı takdirde şirket bu payların sahibi olur. Eğer şirket ana sözleşmesi pay sahibinin çıkarılması veya geri alım konusunda sessiz ise, yani hüküm içermiyorsa, eyalet yasalarına göre de çıkarma işlemleri yürütülebilir. Fakat bu işlem ve sonuçları eyalet yasalarına göre farklılık göstereceğinden kanaatimizce her zaman kıyasen tercih edilmesi gereken ana sözleşmeye hüküm koyulması olmalıdır.

Gerekli izinler alındıktan sonra prosedür ortaklıktan çıkmak isteyen pay sahibinin hisse senedinin iptali ve pay transferinin şirket kayıtlarına işlenmesi ile tamamlanır.

Bir kişinin genellikle birden fazla rol üstlendiği küçük şirketlerde ise bir pay sahibinin aynı zamanda direktör, yani yöneticilik pozisyonu üstlenmesi sık rastlanır bir durum olduğundan, bu hallerde ortaklıktan çıkmak isteyen yönetici ortağın aynı zamanda yöneticilik görevini de bırakması gerekeceğinden bu prosedür de ayrıca işletilmeli ve onaylanmalı ve bu değişiklik şirket kayıtlarında işlenmelidir.

SONUÇ: Amerika'da ve Türkiye'de hukuk sistemlerinin farklılığından kaynaklanan sebeplerle çok büyük olmasa da belirli farklar içeren pay sahibinin şirketten çıkması veya çıkarılması durumu görüldüğü üzere iki ülkede de şirket kuruluşunda ana sözleşme ile büyük ölçüde kontrol altına alınabilmekte ve öngörülü davranıldığı takdirde belirsizlik engellenebilmektedir. Ana sözleşmede hüküm yer almaması durumunda ve çıka için haklı sebep bulunması halinde ise çoğu durumda şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine başvurularak süreç daha çekişmeli şekilde sonlandırılabilmektedir. İş bu makalede yer alan bilgiler ışığında, kanaatimiz şirket ana sözleşmesinde bu durum ve olasılıkların başlangıçta değerlendirilerek olabildiğince düzenlenmiş olmasının ileride ortaya çıkabilecek pek çok belirsizlik ve riskin önüne geçmede etkili olacağı yönündedir.

Ege ÖZYEGİN