YABANCI HAKEM KARARLARININ TÜRKİYE’DE TANINMASI VE TENFİZİ

GİRİŞ

Günümüzde milletlerarası ticaretin ve ilişkilerin oldukça yoğun olmasından sebep, sınır ötesi hukuki ihtilaflar ve hukukun korumasından yararlanma ihtiyacı bir hayli artmıştır. Milletlerarası uyuşmazlıklarda, kilit ihtiyaç ve isteğin sürat faktörü olması, avantajları baskın gelen rızai ve bağlayıcı bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan tahkim yolunun tercih edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Hal böyle olmakla birlikte, yabancı bir hakem kararın Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması veya ilamlı icraya konu edilebilmesi, tanınması ve tenfiz edilmesi neticesinde mümkün olabilir.

Belirtmek gerekir ki, tanıma ve tenfiz birbirinden farklı kurumlardır. Tanıma, bir yabancı mahkeme veya hakem kararının kesin hüküm kuvvetinin, icra kabiliyetinden bağımsız olarak, tanıma işleminin yapıldığı devlet tarafından kabul edilmiş olması anlamına gelir[1]. Tenfiz ise, yabancı mahkeme veya hakem kararının, tenfiz işleminin gerçekleştiği devlet ülkesinde icra kabiliyeti kazanmasını ifade eder[2]. Dolayısıyla yabancı bir hakem kararının kesin hüküm kuvveti ya da icra kabiliyeti kazanmasının yolu tanıma ve tenfiz edilmesinden geçmektedir. Tanıma ve tenfizin gerçekleştirilmesi ise belli bir takım koşulların varlığına ve bazı engellerin noksanlığına bağlanmıştır.

Türk hukukunda, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi, 5718 s. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Kanunu Hakkında Kanun (“MÖHUK”)’da düzenleme alanı bulmuştur. T.C. Anayasası 90.maddesi ve 5718 s. Kanunun birinci (1.) maddesi ışığında, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümlerinin öncelikli olarak uygulanacak olması hasebiyle, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi için Türkiye’nin taraf olduğu ve öncelikli olarak uygulanacak uluslararası sözleşme; 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi için New York Sözleşmesi (“NYS” veya “New York Sözleşmesi”) olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, NYS’ ni imzalarken bu sözleşmeye, yalnızca taraf devletlerin hakem kararlarının tanınması ve tenfizini kabul ettiğini belirten bir çekince koymuştur. Ve fakat günümüz itibariyle neredeyse tüm devletlerin bu sözleşmeye taraf olmasından mütevellit, söz konusu çekince uygulamada önemini bir hayli yitirmiştir. New York Sözleşmesi’nin birinci (1.) maddesi uyarınca, Türkiye dışında verilen hakem kararları kapsam dahilindedir. Başka bir ifadeyle, NYS’ ne taraf olan yabancı devletlerin ülkelerinde verilen tahkim kararları söz konusu ise NYS hükümleri; NYS tarafı olmayan yabancı devletlerin ülkelerinde verilen tahkim kararları söz konusu ise MÖHUK tatbik edilecektir.

Önemle vurgulamak gerekir ki, yabancı bir hakem kararının tanınması ve tenfizi prosedüründe, söz konusu kararın içeriğinin tetkik edilmesi mutlak bir yasak olarak öngörülmüştür. Dolayısıyla yabancı bir hakem kararının Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması adına yürütülecek süreçte, hukuk kurallarının doğru tatbik edilip edilmediğinin incelenmesinin yapılamayacağının bilincinde olmak önem taşımaktadır. Yabancı hakem kararlarının içeriğinin tetkiki yasağı, tahkimin hukuki niteliği ve söz konusu ihtilafın yabancılık unsuru içermesinin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tanıma ve tenfiz prosedürünün işleyebilmesi için öncelikli koşul, söz konusu kararın “hakem kararı” niteliğini haiz olmasıdır. Bu da söz konusu kararın verildiği ülke hukukuna göre belirlenecektir.

YABANCI HAKEM KARARLARININ TÜRKİYE’DE TANINMA VE TENFİZİ USULÜ -New York Sözleşmesi Çerçevesinde[3]-:

Hakem kararının, verildiği ülke hukukuna göre hakem kararı niteliğini haiz olduğu belirlendikten sonra, söz konusu hakem kararının gerekli şartları ihtiva ettiği ve/veya tanıma ve tenfiz engellerini içermediği durumda, tanınması ve tenfizi için Türk mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir. Tanıma ve tenfiz, birbirlerinden farklı iki kurum olmalarından ötürü ayrı ayrı ele alınacaktır. Tanıma koşullarının görece hafif düzenlenmesinden ve yabancı hakem kararlarının niteliğinden ötürü, bazı durumlarda tenfiz edilmesine gerek kalmaksızın tanıma ile yetinilebilmesi söz konusu olabilecektir.

YABANCI HAKEM KARARLARININ TANINMASI:

New York Sözleşmesi Uyarınca:

Yabancı hakem kararlarının, yalnızca kesin delil veyahut kesin hüküm itirazlarına dayanak olarak kullanılmasının söz konusu durumlarda tanıma, tek başına yeterli olacaktır. New York Sözleşmesi metninde “tanıma” için özel bir düzenleme öngörülmemiş ve “Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası” başlığı altında tenfiz ile birlikte düzenlenmiştir. Sonuç olarak, yabancı bir hakem kararının Türkiye’de tanınması, tenfiz edilmesi için gerekli koşulları sağlamasından geçmektedir.

MÖHUK Uyarınca:

MÖHUK metni de keza “tanıma” için özel bir düzenleme öngörmemiş ve hatta sadece yabancı hakem kararlarının tenfizine yönelik bir düzenleme içermektedir. Dolayısıyla, iki kurum arasında -usulen- göz edilecek bir fark bulunmamaktadır. Sonuç olarak, yabancı bir hakem kararının Türkiye’de tanınması, tenfiz edilmesi için gerekli koşulları sağlamasından geçmektedir.

Yabancı hakem kararlarının tanınması, kararın tarafları aracılığıyla dilekçe sunarak Türk mahkemelerinde dava açılması suretiyle talep edilecebilecektir. Önceden belirtildiği üzere, Türk mahkemesinin yabancı hakem kararını tanıması, ilgili mevzuatta sayılı tenfiz şartlarını haiz olması neticesinde söz konusu olacaktır. 

YABANCI HAKEM KARARLARININ TENFİZİ:

 Yabancı bir hakem kararının Türkiye’de tenfiz edilebilmesi için belirli şartları sağlaması ve ilgili kanun/sözleşme hükümlerinde belirtilen engellerin mevcut olmaması gerekir. Engel bir durum olması halinde, hâkiminin takdir yetkisi çerçevesinde, tenfiz talebini reddetmesi gündeme gelebilecektir. Tenfiz talebinin kabulü halinde ise, yabancı hakem kararı Türkiye’de icra edilebilirlik niteliği kazanacaktır.

Yabancı hakem kararının tenfizi için, tanımada olduğu gibi, kararın taraflarının Türk mahkemelerinde bir tenfiz davası açmaları gerekmektedir.

Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, tenfiz yeri hukuku uygulanır. Basit yargılama usulüne tabii bu davalarda, hakem kararının icra edileceği veya kesin hüküm teşkil edeceği yer hukukunun tatbik edilecek hukuk olarak seçilmesi, işin niteliği ve öngörülebilirliği açısından elverişli ve amacına uygun bir düzenlemedir.

YABANCI HAKEM KARARLARININ TENFİZ ENGELLERİ:

Yabancı hakem kararlarının tenfiz edilmesi önündeki engeller NYS’ nin 5.maddesinde ve MÖHUK’ un 62.maddesinde düzenlenmektedir.

Yabancı bir hakem kararının tenfizine karar verecek mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması gereken hususlar olduğu gibi; tarafların ileri sürmesi ve ispatlaması doğrultusunda tenfiz engeli olarak değerlendirilecek haller de bulunmaktadır. Bu veçhileyle, bu noktada iki yönlü bir değerlendirme yapmak yerinde olacaktır.

Tenfiz Davasında Davalının İleri Sürüp İspatlaması Gereken Tenfiz Engelleri:

Tenfiz engeli mevcudiyeti iddiasında bulunacak tarafın her daim dürüstlük kuralına uygun bir şekilde hareket etmesi aranır. Tarafların ileri sürmesi gereken tenfiz engelleri aşağıdaki gibidir:

1) Geçerli Bir Tahkim Sözleşmesinin Bulunmaması Durumu:

Söz konusu yabancı hakem kararının reddi için tenfiz davasının davalısı tarafından ileri sürülebilecek ilk husus, taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesinin bulunmaması şeklinde karşımıza çıkabilecektir. Tahkim sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin iddialar anlaşmanın varlığına, içeriğine, şekil şartlarına (yazılılık), tarafların hukuki işlem ehliyeti noksanlığına ve yetkisiz temsil sorunlarına dayanabilecektir.  Belirtmek gerekir ki, tarafların tahkim anlaşmasında seçtikleri tahkim kurumunu açıkça belirtmeleri gerekmektedir. Belirtilmediği durumlarda Yargıtay, hakem kararının tenfizinin mümkün olmadığına karar vermektedir[4].

Bu noktada belirtmek gerekir ki, NYS uyarınca tahkim anlaşmasının geçersizliği, kural olarak, tahkim sözleşmesine uygulanacak hukuka göre tespit edilir ve tarafların uygulanacak hukuku seçme hakkı vardır. Taraflar uygulanacak hukuku seçmemişler ise de tahkim yeri hukuku uygulanacaktır.

Somut olayda tahkim sözleşmesi değil de sözleşmeye ihtiva edilen bir tahkim şartı varsa, bu durumda Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarını göz etmekte fayda vardır. Şayet somut olayda tahkim anlaşmasının geçersizliği iddiaları var ise, Yargıtay bu noktada geçersizlik iddialarının tahkim sürecinde hiç ileri sürülmeden tenfiz aşamasında ileri sürülmesini dürüstlük kuralına aykırı değerlendirdiğinden; tahkim anlaşmasının geçersizliği iddialarını kabul etmemektedir.

2) Hakem ve Hakem Kuruluyla İlgili Hususlar:

Tenfiz davasının davalısı tarafından tenfiz engeli olarak, hakem ve hakem kuruluyla ilgili bazı hususların ileri sürülmesi gündeme gelebilecektir.

İlk olarak hakem ve hakem kurulunun seçiminde usulsüzlük iddiaları karşımıza çıkabilecektir. Hakemlerin kim oldukları, nasıl atandıkları, adresleri görev belgesinde[5] yer almalıdır.  Belirtmek gerekir ki, hakemlerin atanmasında usulsüzlük iddialarının daha sonra yöneltilebilmesi için görev belgesi, mutlak surette ihtirazi kayıt koymak suretiyle imzalanmalıdır. Hakem ve hakem kurulunun seçiminde herhangi bir usulsüzlük olduğunu düşünen tarafın evleviyetle dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde hareket etmesi gerekir. Zira Yargıtay, hakem ve hakem kurulunun seçimindeki usulsüzlük iddialarının, tahkim süresi boyunca sessiz kalındıktan ve düzeltilmesi için hiçbir çaba sarf edilmekten sonra ileri sürülmesini dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirmektedir.

Benzer şekilde, hakem veya hakem kurulunun tahkim anlaşmasının kapsamına girmeyen konularda veya tarafların istemlerinin dışında bir karar vermiş olması da tenfiz engeli teşkil etmektedir. Hakem ve hakem kurulunun karar verirken haiz oldukları yetkiyi aşmaları -tahkim anlaşmasının kapsamında olmayan kararın ayrılabilir nitelikte olması durumunda- kısmi tenfiz sebebi teşkil edebilecektir. Başka bir ifadeyle, yetkinin aşıldığı bölümün kısmen tenfizinin reddine karar verilebilecektir.

3) Usule Uygulanacak Kurallara Aykırılık Hususu:

Söz konusu yabancı hakem kararının, usul kurallarına aykırı şekilde verilmesi esasa etki ettiği takdirde ise tenfiz engeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir deyişle, sınır ötesi hakem kararlarındaki usuli hatalar, kararın esası açısından bir etki yaratmadığı sürece devlet mahkemeleri usule aykırılık iddialarından hakem kararlarını kolayca iptal etmemektedir.

Tekraren belirtmek gerekirse, hakem kararının sonucuna etkili olan usule aykırılığın tahkim süresince tespitinin mümkün olmasına rağmen ileri sürülmemesi ve tenfiz engeli olarak tenfiz davası sırasında ileri sürülmesi pek tabi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir.

4) Tarafların Eşitliği İlkesinin Göz Edilmemiş Olması Hususu:

Bir diğer önemli tenfiz engeli ise silahların eşitliği ilkesinin göz edilmemiş olması noktasında karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği üzere silahların eşitliği, adil yargılanma hakkına ilişkin temel bir unsur ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olan yargısal bir temel haktır. Hukuki dinlenilme hakkı bilindiği üzere kamu düzeniyle yakından ilintilidir. Yukarıda belirtildiği gibi, tenfiz engellerini mahkemenin re’sen dikkate alması gerekenler ve taraflarca ileri sürülmesi gerekenler olarak iki ayrı başlık altında değerlendirilmektedir. Kamu düzenine aykırılık mahkemenin re’sen inceleyeceği bir tenfiz engeli iken; kamu düzenine aykırılık ile yakından ilintili olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali tenfiz davasının davalısının talebiyle bağlı olarak dikkate alınmaktadır.

Davalının silahların eşitliği ilkesinin göz edilmemiş olduğunu ileri sürüp ispatlaması, ilgili hakem kararının tenfiz edilmesinin önünde önemli bir engeldir.

Tenfiz Davasında Mahkemenin Re’sen Dikkate Alması Gereken Tenfiz Engelleri:

Hakemlerin tenfiz davası boyunca re’sen dikkate almaları gereken bir takım hususlar vardır.

Tahkime Elverişlilik Hususu:

Hakim tarafından re’sen dikkate alınması gereken bir husus ihtilafa konu yabancı hakem kararının tahkime elverişli olup olmadığıdır.

Tahkime elverişlilik, tahkim sürecinde lex arbitri ilkesine göre belirlenirken; tenfiz davası sırasında tenfiz talep edilen mahkemenin hukuku tatbik edilerek tayin edilecektir. Diğer bir deyişle, tahkime elverişlilik hakem heyetinin önünde ileri sürülürken tahkim yeri hukuku; tenfiz davasında mahkeme önünde ileri sürülürken ise tenfiz yeri hukuku uyarınca değerlendirilecektir.

Tahkim yolu yalnızca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularla sınırlıdır. Bunun mefhum-u mualifinden kamu düzenine ilişkin konuların tahkime elverişli olmadığı izahtan varestedir. Kamu düzeninden sayılabilecek bir husus tahkime konu edilirse ve söz konusu hakem kararı Türkiye’de tenfiz edilmek adına tenfiz davası açılırsa, mahkemece re’sen yapılacak inceleme sonucunda tahkime elverişli olmadığından reddi gerekecektir.

Bundan başka, tenfiz yeri hukukuna göre tahkime elverişlilik değerlendirilmesi yapılması önem teşkil eder zira hukuk sistemlerinin farklı düzenlemeler öngörmüş olması muhtemeldir.

Tüm bu bilgiler ışığında, kararın icra edileceği yer hukukunun uygulanacak hukuk olarak seçilmesi; işin niteliği ve öngörülebilirlik hususları açısından elverişli bir uygulama teşkil edeceğinden, amacına hizmet eden bir düzenleme olduğu rahatlıkla söylenebilecektir. Binaenaleyh, yabancı bir hakem kararının Türkiye’de icra edilebilir olması için tanıma ve tenfiz edilecek bir yabancı hakem kararının Türkiye’de tahkime elverişli olması gerekmektedir.

Hal böyle olmakla birlikte, tahkime elverişli olmamasından ötürü tenfiz engeliyle karşılaşan veyahut bu yüzden iptal edilmiş bir hakem kararına uygulamada neredeyse rastlanmadığını belirtmekte fayda vardır.

Kamu Düzenine Aykırılık Hali:

Re’sen dikkate alınacak diğer bir husus ise kamu düzenine aykırılıktır. Tenfiz davalarında, yabancı hakem kararlarının kamu düzenine aykırı olması mutlak bir ret sebebidir.

Bu noktada, “kamu düzeni” kavramından hangi hukuk düzenine göre değerlendirme yapılacağı sorunları ortaya çıkmaktadır. Kamu düzeni, muğlak ve mütehavvil bir kavramdır. Milletlerarası özel hukukta kabul edilen kamu düzeni ile iç hukukta kabul edilen kamu düzeni anlayışı birbirinden oldukça farklıdır[6].

Mahkemenin yabancı hakem kararının tenfizi davasında re’sen dikkate alması gereken kamu düzenine uygunluk kriterinde göz etmesi gereken, şüphesiz milletlerarası ticaretin kamu düzenine olan yaklaşımı olmalıdır. Milletlerarası ticaretin kamu düzenine aykırı kabul ettiği haller -bunlarla sınırlı olmamakla birlikte- çoğu zaman rüşvet, kara para aklama, resmi belgede sahtecilik vb. olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan, Türk hukuku kapsamında emredici hukuk kuralları, kamu düzenine aykırılık değerlendirmesinde ölçüt olmamalı ve fakat doğrudan uygulanan hukuk kuralları her daim göz edilmelidir.

Burada esas önem teşkil eden, yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilmesi neticesinde ortaya çıkan sonucun kamu düzenine aykırı sonuçlara sebebiyet verip vermeyeceğidir.

Tekraren altı çizilerek belirtmek gerekir ki, yabancı hakem kararlarında içeriğin tetkiki mutlak surette yasaktır! Tenfiz davalarında esasa yönelik inceleme yapılması, tahkim anlaşmasının ve dolayısıyla tanıma ve tenfiz kurumlarının doğasına tamamen aykırı olacaktır. Zira içeriğin tetkiki devlet mahkemelerinin karar vermesi anlamına gelecektir. Devlet mahkemelerinin karar vermesini isteyecek tarafların ise, baştan tahkim yolunu tercih etmeyecekleri izahtan varestedir.

Karşılıklılık Koşulunun Sağlanmaması Hali:

Tenfiz davası sırasında re’sen dikkate alınması gereken bir diğer husus ise karşılıklılık koşulunun sağlanıp sağlanmadığıdır.

Karşılıklılık, Türkiye’de tenfiz edilecek yabancı hakem kararının, kararın verildiği ülkede de tenfiz edilebiliyor olmasına bağlanan bir koşuldur.

Önceden belirtildiği üzere, yabancı hakem kararlarının tenfizinde uygulanacak yasal mevzuat MÖHUK ve New York Sözleşmesi’ dir. Öncelikli olarak uygulanacak olan NYS’ ne taraf olmayan bir devletin hakem kararının tenfizi söz konusu olduğunda ise MÖHUK uygulama alanı bulacaktır.

Bu noktada tekrar hatırlatmak gerekir ki, Türkiye’nin New York Sözleşmesi’ ne taraf olurken karşılıklılık hususuna yönelik koymuş olduğu çekince, günümüzde uygulamada sorun teşkil etmemektedir; zira neredeyse tüm ülkeler bu sözleşmeye hali hazırda taraf olmuştur. İşbu sebeplerden ötürü, uygulamada, karşılıklılık ciddi ve sıklıkla karşılaşılan bir sorun teşkil etmemektedir. Düşük ihtimaller dahilinde olsa da NYS’ ne taraf olmayan bir devletin hakem kararı tenfiz edilmek isteniyorsa, MÖHUK60 vd. hükümlerine tabii olunacaktır. Belirtmek gerekir ki, MÖHUK da benzer doğrultuda karşılıklılık koşulunun sağlanmasını aramaktadır.

**Ek olarak, burada bir noktaya değinmek gerekir: Türkiye’nin New York Sözleşmesini imzalarken koyduğu bir diğer çekince ise, bu sözleşme kapsamının yalnızca ticari uyuşmazlıklarla sınırlı olacağı idi. Dolayısıyla ticari olmayan ihtilaflara konu bir hakem kararı, tenfiz davasında mutlak surette reddedilecektir.

MÖHUK Uyarınca Yabancı Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi Usulü[7]:

İşbu bilgilendirme yazısı boyunca tekrarlandığı üzere, yabancı bir hakem kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizi için uygulanacak hukuk, kararı veren mahkemeye göre değişiklik göstermektedir. NYS kapsamının dışında kalan yabancı ülkelerin hakem kararları, Türkiye’de MÖHUK hükümleri mucibince tanınacak ve tenfiz edilecektir.

Hakem kararlarının yabancılık unsuru incelemesinde, henüz içtihat birliği sağlanamadığı ve hem usul hem toprak esasına göre değerlendirme yapıldığı görülmektedir.

NYS ile benzer doğrultuda, MÖHUK’ da yabancı hakem kararlarının tenfizine engel teşkil eden sebepler 60-62.maddeler arasında sayılmıştır. İki mevzuat açısından karşılaştırmalı bir inceleme sağlandığında hemen hemen benzer düzenlemeler olduğu görülmektedir. Farklılıklar; ispat yükü, lafızdan kaynaklı tenfiz engellerinin bağlayıcı olmaları noktasındaki farklılıklar, karşılıklılık esası ve hakem kararının kesinleşmesi noktalarında ortaya çıkmaktadır.

TENFİZ KARARININ HUKUKİ SONUÇLARI:

Yabancı hakem kararının, Türkiye’de icra edilebilmesi için açılan tenfiz davası sonucunda mahkeme istemi kabul veya reddedebilir.

İstemin kabulü halinde, söz konusu hakem kararının tenfizine karar verilip Türk mahkemelerinden verilmiş ilam mahiyetinde icra olunabileceği gibi; yukarıda anılan somut durumların varlığı halinde kısmen tenfizine karar verilmesi de söz konusu olabilecektir. Anılan ikinci şekilde karar verilmesi halinde, Türkiye’de icraya kabil kısım, tenfiz kararı verilen kısım olacaktır.

Öte yandan istemin reddi halinde, ilgili yabancı hakem kararı Türkiye’de icra edilemeyecektir. Şayet ret kararı tenfiz şartlarını taşımadığından ötürü verilmiş ise, bu durum, kararın Türkiye’de tanınmasının önünde de bir engeldir. Başka bir deyişle, yabancı hakem kararının tenfiz engellerinin varlığından Türkiye’de icra edilebilirliğine izin verilmemesi, Türk mahkemelerinde kesin hüküm ve kesin delil niteliğini haiz olmasının önünde de engeldir.

Bu noktada vurgulamak gerekir ki, tenfiz istemi ister ret ister kabul edilsin; bu mahkeme kararlarına karşı kanun yolu açıktır. Tenfiz kararlarına karşı kanun yoluna başvurma yolunun tercih edilmesi durumunda ise -bunun doğal bir sonucu olarak- söz konusu kararın icra edilebilirliğinin duracak olmasıdır. Yine, medeni usul hukuku kurallarıyla aynı doğrultuda olmak üzere, kanun yoluna başvuru için kararın kesinleşmesini beklemek gerekecektir.

[1] Demir Gökyayla, s. 56, Nomer, s.507; Çelikel, s.721-722

[2] Akıncı Ziya (2020), Milletlerarası Tahkim, s.448

[3] İşbu makale, ağırlıklı olarak Yabancı Hakem Kararlarının NYS Kapsamında Tanınması ve Tenfizi çerçevesinde hazırlanmıştır. MÖHUK uyarınca Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine kısaca değinilecek olup, etraflıca bilgi için bkz.: Akıncı Ziya, (2020) Milletlerarası Tahkim, s. 560-572

[4] Akıncı Ziya, (2020) Milletlerarası Tahkim, s. 487. Bu konuda detaylı bilgi için bkz.:487 vd.

[5] Görev belgesi, tahkim kurumuna göre mecburi olabileceği gibi; tarafların anlaşmalarına bırakılabilir. Görev belgesinde hakemlerin isimleri, kim oldukları ile ilgili bütün bilgiler yazılır. Hem hakemler tarafından hem taraflarca imzalanır. Yargıtay, görev belgesinin tahkim anlaşmasını değiştirici / tamamlayıcı etkisi olduğu görüşündedir. Bunu imzaladıktan sonra tarafların hakem heyetinin usulüne uygun oluşmadığını iddiaları, çekince koymadıkları sürece, kabul edilmez.

[6] Demir Gökyayla Cemile, s. 23

[7] İşbu makale, ağırlıklı olarak Yabancı Hakem Kararlarının NYS Kapsamında Tanınması ve Tenfizi çerçevesinde hazırlanmıştır. MÖHUK uyarınca Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine kısaca değinilecek olup, etraflıca bilgi için bkz.: Akıncı Ziya, (2020) Milletlerarası Tahkim, s. 560-572

Yiğit YILDIZ